Üç sarisin detektif olmak üzere polis teskilatina müracaat etmisler.
Yapilmasi icap eden bir sürü imtihandan birini idare etmek de Komiser Kâzim'a düsmüs. Komiser Kâzim birinci kiza bes saniye müddetle bir dosyadan çikarttigi bir resmi göstermis ve "Söyle kizim" demis "Bu bir suçlunun resmi, bu adamin bariz ne özelligi var? Bunu ileride nasil tanirsin?"
Kiz söyle bir durmus ve "Çok kolay" demis "Adam tek gözlü" Komiser Kâzim resime bakmis ve "Kizim bu resim profilden, yani yandan çekilmis. Tabi tek göz göreceksin..." demis ve ayni resimi ikinci kiza gösterip ayni suali sormus ve "Bana bak" diye ilave etmis "Dogru dürüst
bir cevap ver"
Ikinci kiz "Bu adami tanimak çok kolay" demis "Çünkü adamin tek kulagi var" Komiser Kâzim "Kizim" diye bagirmis "Bu resim profilden dedik yaa!...Adamin suratinin öbür yanini göremiyoruz. Onun için kaç gözü, kaç kulagi oldugunu bilemeyiz..."
Kâzim üçüncü kiza "Kizim lütfen akilli bir cevap vermeye çalis. Beni çildirtma. Bu adamin bariz özelligi nedir, bu adami ileride nasil tanirsin?" diye sormus Kiz "Bu adam lens takiyor" diye cevap vermis.
Komiser Kâzim saskin, saskin resime bakmis ama adamin lens takip takmadigini bir türlü anlayamamis. Merak etmis adamin dosyasini açip okumus, dosyadaki bilgiye göre hakikaten adam lens takiyormus.
Komiser Kâzim üçüncü kiza hayranlik içinde "Aferin be kizim" demis "Dogru bilmisin. Simdi söyle bakalim bu adamin lens taktigini resimden nasil anlayabildin?" Kiz "Çok kolay" diye cevap vermis:
"Tek gözlü, tekkulakli bir adamin gözlük takacak hali yok ya !!"
Vee..
Temel sigaranin zararlari konulu bir konferansta konusuyormus.Bir adam sormus,
-Hayatim boyunca sigara içtim ve seksen yasina geldim. Ne diyorsunuz?
-Sigara içmeseytun pelçi te toksan yasuna celmis olacaktun.
Temel Londra'ya uçakla seyahat ediyormuş. Uçakta her şey normal iken birden pilotun sesi duyulmuş:
- "Sayın yolcular, uçağımızdaki 4 motordan bir tanesi bozuldu, ama biz 3 motorla rahat iniş yapabiliriz" Neyse rahatlar herkes. 15 dakika sonra bir anons daha:
- "Sayın yolcular maalesef 1 motorumuz daha bozuldu ama biz 2 motorla inişi yapacağız" Herkes rahat ama bir anons daha gelmesinden korkmaktadır. 20 dakika sonra bir anons daha gelir:
-"Sayın yolcularımız 2 motordan biri daha bozuldu ama biz en iyisiyiz ve 1 motorla inişi size garanti ediyoruz" Herkes ohh çeker rahatlar. Temel ise panik içinde:
- "Uyy bu motorda bozulursa havada kalacağuz"
Temel Almanya'ya işçi olarak çalışmaya gider. Uçaktaki koltuğunun hemen yanında dünya tükürük şampiyonu oturmaktadır. Adam bir tükürür ve tükürük Temelin kulağının yanından mermi gibi geçer.
- Adam: "Ben 96 olimpiyatları dünya şampiyonu Almanya'dan Hans" der. Temel tabi şaşırır. Bir müddet sonra adam bir daha tükürür ve tükürük Temelin kafasını sıyırarak gider.
-Hans: "Ben 2000 dünya tükürük şampiyonu hans"der. Temel artık dayanamaz ve Hans'ın suratının ortasına tükürür.
-Temel: "Daha acemiyim." der.
Paluklar neden konuşmiyi temelciğum
- Paşini akvaryuma sok anlarsin,Fadimeciğum
Temel hayvanları araştırma konusuna oldukça ilgi duymaktaymış. Bir gün bu merakını gidermek için laboratuarını kurarak çalışmalara başlamış. Örnek hayvan olarak bir PİRE almış. Çok hassas aletler ile bu işe başlayan Temel, eline çok hassas bir neşter alarak pirenin ayaklarının ucundan biraz kesmiş ve masanın üzerine bırakmış ve pireye ZIPLA BAKAYIM diye seslenmiş, doğal olarak zıplayarak dolaşan bir hayvan olan pire yarım yamalak da olsa zıplamış, o sırada Temel hemen yakalayarak ayaklarının tamamını yontmuş ve masanın üzerine tekrar bırakarak seslenmeye başlamış. ZIPLA BAKAYIM, ULA ZIPLASANA, ZIPLA BE HAYVAN. Fakat ayakları kesilen pireden hiçbir hareket yok..... Temel hemen kalem kağıdı alarak raporu yazmaya başlamış. PİRE incelendi. SONUÇ: "PİRE'nin ayakları kesilince kulakları duymamaktadır."
Temel bilim adamı iken bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir. Amerikalılar anlatmaya başlar;
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk. Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır. Sıra türkiyeye gelir ve Temel başlar anlatmaya
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama birşey bulamadık. Öyleyse atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır.
Titanik battığında üç kişi kurtulur. (İngiliz,Fransız ve Temel)İngiliz sadece golf sopasını, Fransız sadece golf topunu, Temel de hamsi konservesini kurtarabilmiş. Bunların canları çok sıkılmış. Fransız hadi golf oynayalım demiş. İngiliz de katılmış. Temel de çok sevinmiş sonra da benim hamsiyi yeriz ,ama ben nasıl oynandığını bilmiyorum deyince ,çok kolay, Sopa, top ve delik lazım demişler. İngiliz: Bende sopa var. Fransız: Bende de top var. Temel: Ben oynameyrum.
Bir Fransız bir İngiliz ve bir de Temel bir gemi kazasından sonra ıssız bir adaya çıkarlar. İngiliz kumsalda bir lamba bulur. Fransız bunun Aladdin'in lambası olabileceğini söyler ve lambayı ovuşturur. Gerçektende lambadan bir cin çıkar. "Ne dilerseniz dileyin benden" der. İngiliz "Ben ailemin yanına İngiltereye gitmek istiyorum" der. Cin isteyi yerine getirir. Sıra Fransız'a gelir. Oda ailesinin yanına Fransaya gitmek ister. Onun isteyide yarine gelir. Sıra Temeldedir. Temel biraz düşünür. Cin çabuk olmasını söyler. Temel etrafına bakar ve cin'e dileyini söyler. "Arkadaşlarımda gitti ben bu ıssız adada yalnız kaldım onun için arkadaşlarımı geri getirmeni istiyorum" der.
Temel Londra'da otelin birinin odasında kara kara düşünüyor. 'Ulan' diyor, __Ben aşağıdan içki isterken Laz olduğum anlaşılır mı acaba? Geçiyor aynanın karşısına ve prova yapıyor... __Bana bir fvisku,,,,,yok böyle anlarlar __Bana bir raki......'yok' diyor 'böyle de anlarlar. __Bana bir bira.... Tamam diyor böyle iyi anlamazlar.... Ve aşağıya iniyor, masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor. Barmen bana bir bira. Barmen Temeli biraz süzdükten sonra soruyor: __Birader sen laz mısın? Temel _uuuy nasıl anladın diyor; _burası resepsiyon da bar karşıda......!
Temel şehre inmiş. Bakmış pencere kenarında bir papağan. İçinden: _Allah allah kuşa bak yav....demiş. Tabi bu arada papağan da Temel'in kendisine baktığını görüp: _Ne bakıyorsun hemşerim... demiş. Temel biraz şaşkınlık biraz da saflıkla: _Afedersun hemşerum. Ben seni kus sandiydum.
Temel kamyonuyla yokuş aşağı inerken freni patlar ve kamyonu son sürat gitmeye başlar, ve kamyon bir kavşağa gelir temel bir bakar sağ tarafta pazar kurulmuş yüzlerce insan ,soluna bakar bir tane çocuk. Pazara girip yüzlerce insanı öldüreceğine çocuğa çarpmayı tercih eder. Ertesi gün gazeteler şöyle yazar TEMEL KAMYONUYLA PAZAR YERİNE GİRDİ 20 ÖLÜ 50 YARALI. Temele sorarlar niye pazara daldın? Diğer yöne gitmedin?
-Temel cevap verir
-BENİM NİYETİM ASLINDA ÇOCUĞU EZMEKTİ. ÇOCUK PAZAR YERİNE KAÇINCA
Temel Kamyon şoförü.. Kamyon çok yüklü, yükseklik 6 metre... Bir köprüye yaklaşıyor.. Köprünün üstünde azami yükseklik 4 metre yazıyor. Temel sağına soluna bakıyor ve: " Polis yok geçerim" diyor.
Temel Laz olduğu için kendinden nefret ediyormuş. Amerikaya gitmiş ve birçok ameliyattan sonra burnunu düzelttirmiş, iyi şekilde İngilizce öğrenmiş ve meşhur bir piyanist olmuş. Birgün büyük bir topluluğa konser verdikten sonra seyircileri selamlarken ön taraftan bir ses duymuş:
-Helal sana hemşerum, çok iyi çalayusun da! Temel:
- Benim Laz olduğumu nereden anladın yahu. Halbuki Lazlara benzememek için bir sürü ameliyat oldum.
- Nasıl anlamayayım, demiş adam. Bütün piyanistler otururken sandalyeyi kendilerine çekerler, sen ise sandalyeye oturup piyanoyu kendine çekeyusun da!!!!!!
Nasa uzay araştırma merkezi, günlerden bir gün Mars'a gidebilecek bir mekik yapar. Bu mekiğe üç ayrı ülkeden üç astronot binecektir. Bunlar bir Fransız, bir Alman ve Türkiye'den de Temel'dir. Bunlara orada uzun süre kalacaklarını ve bu yüzden yanlarına en çok sevdikleri şeyi almalarını söylerler. Alman: "Ben içki içmeden yapamam bana içki verin der." Fransız: "Ben karım olmadan yapamam onuda götüreyim der." Temel: "Ben da sigarasuz edemam," der ve sigara ister. Aradan yıllar geçer artık mekiğin döneceği gün gelmiştir. Onlar için büyük bir tören düzenlenir. Önce Fransız iner mekikten yanında karısı ve iki küçük çocuğu vardır. Sonra Alman, gözleri kan çanağı gibi, sendeleyerek iner mekikten. En son Temel fırlar ve elinde bir sigara, bağırır: "Uyy hemşerum! Ateşi olan var mi?"
Amerika'da bir beyin fuarı açılmış. Burada ünlülerin beyinleri kavanoz içinde sergilenip kavanozun üzerine fiyatları yazılıymış. Amerikalı bir aile bu fuarı gezerlerken garip bir şey farketmişler ve danışmaya gidip demişlerki:
-Efendim... Her şey mükemmel Einstein'in beyni on bin dolar..güzel.. George Washington 'un beynini de yirmi bin dolara kavanoz içinde satıyorsunuz... Bunlar meşhur insanlar, fakat yüzbin dolarlık bir beyin gördük. Bu kişiyi daha önce hiç duymamıştık. Meşhur olduğunu da pek sanmıyoruz. Niye yüz bin dolar. Üzerinde şöyle bir yazı vardı. "Türkiye'nin Karadeniz Bölgesinden TEMEL" kim bu?. Ve niye bu kadar pahalı? Görevli cevap vermiş.
-Efendim. Bu beyinlerden yüz tanesini kesiyoruz ancak bir tanesi dolu çıkıyorda ondan.
MİT eleman alımı için duyuru yapar. Üç kişi başvurur. MİT binasında adayların hepsiyle tek tek görüşmeler yapılmaktadır. İlk adam içeri alınır ve su sorular sorulur. "Karını seviyormusun?" "Evet, efendim" "Ülkeni seviyormusun?" "Evet , efendim" "Pekala , biz karını da getirdik. Şu an yan odada." denir ve masanın üzerine bir tabanca konur. "Şimdi odaya gir ve karını öldür.!" Adam silahı alır yan odaya geçer. 5 dakika hiç ses duyulmaz. Adam tekrar ilk odaya geri döner. Kravatı gevsemiş, ter içinde kalmıştır. "Yapamıyacağım efendim." der ve orayı terk eder. İkinci adam içeri alınır. Aynı sorular sorulur. Aynı yanıtlar. Ve ona da içeri girip karısını öldürmesi söylenir. Adam yapamayacağını söyler ve ayrılır. Son adam Temel girer. Aynı sorular. Aynı cevaplar. Ona da içeri girip karısını öldürmesi söylenir. Temel içeri girer. 5
-10 saniye sonra içerden silah sesleri gelmeye başlar. BAM,BAM,BAM,BAM,BAM,BAM .... Derken kısa bir sessizlik ve ardından gürültülü bir cam kırılması duyulur. Temel içeri girer , biraz terlemiştir. MİT personeli sorar "Ne oldu ?" Temel cevaplar.. "Efendim bana verdiğiniz silah kurusıkı çıktı, o yüzden onu pencereden aşağıya atmak zorunda kaldım"
Temel ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Karısı fadimeye sorar
-Fadime, ben ölünce yeniden evlenecekmisin ? Fadime de Temel üzülmesin diye evet cevabını verir. Bunun üzerine Temel
-Onu benim kadar sevecekmisin ?
-(ağlayarak) Evet
-Onu eve alacakmısın ?
-Evet
-Ona güzel yemekler yapacakmısın ?
-Evet Temel'im.
-Ona sarımsaklı yoğurtlu mantı da yapacakmısın ?
-O SEVMEZ.
Temel bara gitmiş. Geçmiş bir kenara oturmuş, biraz sonra bara bir adam girmiş ve sıska uzun boylu bir adamın kafasının üstüne şişe koymuş, çekmiş silahı ateş etmiş şişe paramparça ateş eden adam elini kaldırmış " I'am Pekosbill " demiş ve çekmiş gitmiş. Daha sonra bara bir başka adam girmiş ve yine o sıska adamın kafasının üstüne konserve kutusu koymuş çekmiş silahı ateş etmiş kutu paramparça ateş eden adam elini kaldırmış." I'am Redkit " demiş ve çekmiş gitmiş. Temel bunları seyrettikten sonra dayanamamış eline bir elma almış ve o sıska adamın kafasının üstüne elmayı yerleştirmiş çekmiş silahı ateş etmiş ve o ne adamı tam anlının ortasından vurmuş. Temel'de elini kaldırmış ve I'am sorry demiş.
Adam,köşebaşındaki dilenciye para verirken gönlünü de almak istedi:
-Ayağın topal ama şükret, ya kör olsaydın?
-Körlüğü de denedim be abi... İş yok! Yüzlük diye ellilikleri yutturuyorlar...
Roma'da dunyaca unlu San Pietro Kilisesi'nde buyuk bir pazar ayini... Gorkemli bir dinsel toren.. Papa bile katiliyor. Koskoca meydan mahser yeri gibi..Kilisenin ici de dısı da tiklim tiklim..
Bu arada kilise kapisinda iki adam ozellikle dikkati cekiyor...Ikisinin de boynunda kocaman birer levha asili..Birinde " Ben koyu bir Hristiyanim ,lutfen bana yardim ediniz " yazili.
Otekinde ise sadece " Ben koyu bir Yahudiyim " yaziyor. Tabii ki kiliseden cikanlar Hristiyan oldugunu ifade eden adama yanasiyorlar ve ellerini ceplerine atip comertce bir seyler veriyorlar.
Yahudi oldugunu ifade eden adamda ise siftah yok.
Bu arada kiliseden cikan iyi niyetli biri "Yahudiyim " yazisi tasiyana sokuluyor. " Bana bak kardes " diyor , "..durustluk iyi bir sey ,ama binlerce Hristiyan kiliseden cikarken , senin Yahudi oldugunu boyle aleni olarak ifade etmen kanimca hic de akillica bir hareket degil.
Bak kimse sana para da vermiyor zaten.. Bence cikar o yaziyi boynundan , sen de su Hristiyan gibi..." deyince , boynunda "Yahudiyim yazili adam " Hristiyanim " yazili olana donup sesleniyor:
- Heey !.. Salamon !.. Herife bak be !.. Gelmis bize ticaret ogretiyor..
Adam,köşebaşındaki dilenciye para verirken gönlünü de almak istedi:
-Ayağın topal ama şükret, ya kör olsaydın?
-Körlüğü de denedim be abi... İş yok! Yüzlük diye ellilikleri yutturuyorlar...
Adam geç saatte zil zurna sarhoş eve geldi. Karısı uyuyordu. Tuvalet
ihtiyacını giderdikten sonra karısının yanına geldi ve kadını
uyandırdı.
- Karıcığım,
- Ne var ?
- Sen ne mükemmel bir kadınsın be, birtanesin.
- Ne oldu gene ?
- Ne olacak tuvaletimize o otomatik lambayı ne zaman taktırdın ?
Harika olmuş.
- Ne diyorsun sen ne lambası ?
- Valla ne bileyim hayatım, tuvaletin kapısını açınca ışık yanıyor
kapatınca sönüyor.
Bu duyan kadın öfkeyle yerinden fırladı :
- Allah belanı versin pis sarhoş yinemi buzdolabına işedin !
Adam gazeteye 'Eş aranıyor' ilanı vermiş.
Ertesi gün yüzlerce mektup almış.
"Benimkini alabilirsin!"
Bir zamanlar uzaklarda bir ulkede cok yakisikli bir prens yasarmis. Ancak prens daha kucukken ulkedeki kotu kalpli cadinin lanetine ugramis, ve uzerindeki bu lanet yuzunden her yil sadece 1 kelime konusabiliyormus.
Mesela prens 2 kelime soyliycegi zaman bir yil boyunca susuyor, boylece ertesi yil da 2 kelime soyleme hakki oluyormus. Bir gun bu yakisikli ama talihsiz prens dere kenarinda otururken, bir de bakmis karsida kucuk bir kulube, ve kulubenin bahcesinde muhtesem bir kiz.
Saclari altindan daha sari, gozleri gokyuzunden daha mavi, dudaklari kirazdan daha kirmiziymis. Prens bu guzelligi gorunce akli basindan gitmis, o anda vurulmus.. ve 2 yil boyunca konusmamaya karar vermis, 2 yil sonunda kiza "cok guzelsiniz" diyebilmek icin.
Ama 2 yilin doldugu gun prensin icindeki bu ates daha da buyumus ve kiza "size asik oldum" demek icin yanip tutusur olmus...
Boylece COK+GUZELSINIZ+SIZE+AsIK+OLDUM=toplam 5 kelimeyi soyleyebilmek icin, gecen 2 yilin ardindan 3 yil daha konusmamayi goze almis....
Ve 5 yilin sonunda prens konusmak icin hazir oldugu sirada, birden Bu muhtesem guzel ve zarif kizla evlenmeyi, onu sarayinin prensesi yapmayi ne kadar istedigini farketmis.
Boylece COK+GUZELSINIZ+SIZE+AsIK+OLDUM+BENIMLE+EVLENIR MISINIZ= toplam 7 kelime soyleyebilmek için 5 yilin ardindan 2 yil daha sabretmeye karar vermis.
Ve prens bu platonik duygularla 7 koskoca yili tamamladigi gun, artik dunyanin en heyecanli ve en mutlu erkegi olarak kizin yasadigi kulubeye kosmus. Kiz yine kulubenin bahcesinde oturuyormus ve bir kitap okuyormus.
Prens elindeki bir tek kirmizi gulu kiza uzatmis ve sormus:
- "COK GUZELSINIZ, SIZE AsIK OLDUM, BENIMLE EVLENIR MISINIZ?"
Kiz basini kaldirip prense bakmis......
Kulaklarini orten altin sarisi saclarini geriye atmis ve prense soyle demis:
-"PARDON?"
Buyuk sirketlerden birinin patronu, bilgisayar sistemleriyle ilgili onemli bir arızanın acilen giderilmesi için bilgisayar muhendislerinden birinin evine telefon eder.
Karsi taraftan fisildayan bir cocuk sesi "Alo" der.
Patron sorar "Baban evde mi?
Cocuk fisildayarak cevap verir "Evet"
Patron sorar "Onunla konusabilir miyim?"
Cocuk fisildayarak cevap verir "Hayir"
Patron sasirarak "Peki annen evde mi?"
Cocuk fisildayarak "Evet"
Patron "Peki onunla konusabilir miyim?"
Cocuk yine fisildayarak "Hayir"
Patron saskin "Orada baska kimse var mı?"
"Evet" der cocuk fisildayarak "Bir polis memuru var"
Mühendislerinden birinin evinde polisin ne isi olduğuna anlam veremeyen adam sorar "Memur beyle konusabilir miyim?"
"Hayir" der ufaklik , "Su anda mesgul"
İyice meraklanan patron: "Neyle mesgul?"
Cocuk fisildayarak cevaplar "
" Annem babam ve itfaiyeci amcalarla konusuyor"
Meraklanan ve endiselenen patron, telefondan gittikce artan bir gurultu duyar "Bu ses de ne?.." diye sorar.
"Helikopter" der çocuk, hala fisildayarak.
Panikleyen patron "Neler oluyor orada" diye sorar.
Cocuk hala fisildayarak: "Arama kurtarma timi geldi"
Patron endiseli ve neler olduğunu bilememenin kizginligi icinde:
"İyi de neyi ariyorlar...?"
Kucuk cocuk hala fisildayarak ve kikirdayarak cevap verir...
"beni..."
Adamin birini kuduz köpek isirmis ama adam çok ihmalci oldugu için, bu gün igne olurum, yarin igne olurum derken is isten geçmis. Doktora bas vurup da gerçegi anlayinca hemen bir kagit kalem isteyip uzun uzun bir seyler karalamaya baslar. Doktor uzun süre beklemis, bi ara dayanamayip hayretle sormus:
-"Vasiyetnameniz bu kadar uzun mu?"
-"Vasiyetname hazirladigimi söyleyen kim doktor? Ben isiracagim kimselerin listesini yapiyorum !"
Biri 95 yaşında biri 92 yaşında karıkoca, boşanmak için hakimin karşısına çıkmış.
Hakim üzülmüş , yapmayın ya demiş yetmiş yıllık evlisiniz niye boşanacaksınız?
yok demiş adam biz çoktan boşanmağa karar verdikte te çocuklar
etkilenmesin diye, Ölmelerini bekledik.